_23/08/2001
_Çamurcunun hamuru
_Çamurcular,
ayrı bir insan türüdür. Bataklıklarda yaşar, orada ürerler. Bir çeşit
'vahşi kömüş'türler. Süserler, kakarlar. Mandalar gibi çamura belenir,
hiç geçmeyen öfkelerinden sürekli burunlarından solur, takla atar, yan
yatar, çamuru teperler.
Onlar her yerdedir. Apartmanda, mahallede, okulda, televizyonda...
Bulundukları yeri derhal bir bataklığa çevirirler. Aklınıza gelen her
yerde vardırlar ve sesleri daima yüksek çıkar.
Şirrettirler, saldırgandırlar. İnsanları yıldırmışlardır.
Sindirmişlerdir. Her devrin hâkimlerine 'muhbirlik' işiyle iştigal
ederler.
Araştırıldığında çocukluklarında başlarından kötü şeyler geçtiği görülür. Ya da kalıcı bir ateşli hastalığın izlerini taşırlar.
Genetik olarak soyları, bir koldan antik çağların 'vahşi kömüş'lerine kadar uzanır.
Ya istiklal mahkemelerinde cellat, ya 'mütareke' yıllarında
eşkıyadır. Kanuni'ye oğlu Mustafa'yı boğduran onların atalarıdır. Cem
Sultan'ı boğan onların atalarıdır. Şeyh Bedreddin'i darağacında
sallandıran, Nesimi'nin derisini yüzdüren, Hz. Hasan'a, Hz. Hüseyin'e en
vahşi işkenceler uygulayan, onların atalarıdır.
Krişna'ya, İsa'ya çarmıh geren de onların atalarıdır. Galile'yi
gammazlayan, ortaçağ boyunca diri diri adam yakan, engizisyon
sehpalarının odunlarını taşıyanlar da onların atalarıdır.
Onlar, yüreklerinde ebedi bir insan düşmanlığı taşırlar. Bütün
insanlara toptan düşmandırlar. Yaşamlarının bütün dönemlerinde sadece
insanlarla ilgilenir, onların eksik, kusurlu, yanlış yanlarını ararlar.
Dünyada başka zevkleri, başka ilgi alanları yoktur.
Merakları, motorlarıdır. İnsanlarla ilgili her şeyi merak ederler. Duyduklarını, kendi çamurlarıyla kararak, ürettikleri utanç putlarını yaşadığı müddetçe bir alın lekesi sayılacak şekilde, zavallı insanların kapılarına dikerler. Başkalarının küçük de olsa utançlarını, unutulmayacak abidelere çevirirler. Ellerinin erdiği her kişiye ayrı ayrı utanç abidesi üretmek hayatlarının yegâne amacı ve en yüksek zevkidir. Daima sahibinin sesi gibi görünürler. Ama sahipleri değiştikçe sesleri de değişir. Vicdan taşıyan herkese düşmandırlar. İyi niyetle ne kendileri, ne ataları tanışmamıştır. İyi niyeti ahmaklık sayarlar. İnsanlara daima karanlık bir gizli bir şüpheyle bakarlar. Yapılan her şeyin arkasında bir kötü niyet, bir kötü fikir ararlar. Her şeyi birbirine çok kolay bağlarlar. Her iyi şeyi bile şeytanın aklına gelmeyecek bir hünerle kötüleştirir, aksi mümkün olmayan her iki iyi şeyden karanlık ve ürkütücü bir kötülük çıkarabilirler. Kanunlardan güçlüdürler. Ceza sonunda kanun, cürümlünün yakasını bırakır ancak çamurcunun çamuru ömür boyu alınlarda taşınır.
Yürekleri derin bir bataklıktır ve yalnız başlarına hiçbir şey ifade etmezler. Geçmiş kuyruk acılarından kıvranan bir sürü halinde yaşarlar. İşleri çamur atmaktır. Çamur içinde, dünyayı da çamur etmek için yaşarlar. Onlar onlarcadır, tonlarcadır. Köşelidirler. Tutmak için köşe ararlar. Attıkları her çamuru, bir gün yağmurlar yıkar. Ama tarih boyu çamurcular, fitneciler adları bile hatırlanmaya değer bulunmadan, yaptıklarıyla dünyanın her yerinde lanetlenmiştir. Bu eski ve büyük kural gelecek için de geçerli.
Merakları, motorlarıdır. İnsanlarla ilgili her şeyi merak ederler. Duyduklarını, kendi çamurlarıyla kararak, ürettikleri utanç putlarını yaşadığı müddetçe bir alın lekesi sayılacak şekilde, zavallı insanların kapılarına dikerler. Başkalarının küçük de olsa utançlarını, unutulmayacak abidelere çevirirler. Ellerinin erdiği her kişiye ayrı ayrı utanç abidesi üretmek hayatlarının yegâne amacı ve en yüksek zevkidir. Daima sahibinin sesi gibi görünürler. Ama sahipleri değiştikçe sesleri de değişir. Vicdan taşıyan herkese düşmandırlar. İyi niyetle ne kendileri, ne ataları tanışmamıştır. İyi niyeti ahmaklık sayarlar. İnsanlara daima karanlık bir gizli bir şüpheyle bakarlar. Yapılan her şeyin arkasında bir kötü niyet, bir kötü fikir ararlar. Her şeyi birbirine çok kolay bağlarlar. Her iyi şeyi bile şeytanın aklına gelmeyecek bir hünerle kötüleştirir, aksi mümkün olmayan her iki iyi şeyden karanlık ve ürkütücü bir kötülük çıkarabilirler. Kanunlardan güçlüdürler. Ceza sonunda kanun, cürümlünün yakasını bırakır ancak çamurcunun çamuru ömür boyu alınlarda taşınır.
Yürekleri derin bir bataklıktır ve yalnız başlarına hiçbir şey ifade etmezler. Geçmiş kuyruk acılarından kıvranan bir sürü halinde yaşarlar. İşleri çamur atmaktır. Çamur içinde, dünyayı da çamur etmek için yaşarlar. Onlar onlarcadır, tonlarcadır. Köşelidirler. Tutmak için köşe ararlar. Attıkları her çamuru, bir gün yağmurlar yıkar. Ama tarih boyu çamurcular, fitneciler adları bile hatırlanmaya değer bulunmadan, yaptıklarıyla dünyanın her yerinde lanetlenmiştir. Bu eski ve büyük kural gelecek için de geçerli.