Mehmet Taşdiken
  • Anasayfa
  • Projeler
    • Sonsuz Şükran Köyü
    • Anadolu´ya Şükran Buluşmaları
    • Fransız Sokağı
    • Old City Basmane
    • Carşamba Bulusmaları
  • Fransız Sokağı
  • Afitaş
  • Televizyon ve Film Işleri
    • Aşk ağlatır (2013)
    • Dönmeyenler (Belgesel)
    • Dokuzuncu Hariciye Koğuşu (Dizi)
    • Bizim Eller (Sinema Filmi)
    • Yuva (Dizi)
    • 5 Numaralı Kamp (Dizi)
    • Yurdumda ölmek istiyorum (Sinema Filmi/Dizi)
    • Türkistan Işığı
  • Yazili Eserleri
    • Berduş Düşünceler
    • köşe yazıları
    • Han Buyruğu
    • Itri
    • Beş Çayı
    • Bir Sevdadır Çobanlık
  • Iletişim
  • linkler

Dönmeyenler (2009 - 2010)

Yapımcı/Yönetmen: Mehmet Taşdiken
Ekip: Turgut Yasalar, Yasin Taşdiken, Hüsamettin Bilgin, Neva Kurt, Mehmet Yorgancı, Nimet Ünal, Ahmet Sirin, Adıgüzel Karataş, Senel Karataş, Güzide Fedakar
AFITAS Yapımcılık

İtalya’da İtalyanlar, Almanya´da Almanlar, İngiltere’de İngilizler, Amerika´da da Amerikalılar yasar…Bu durum her ülke için böyledir…En azından böyle kabul edilir…Hangi ülkede olursa olsun yabancı olmak zordur. Tutunabilmek için daha çok çalışmak, bilerek ya da bilmeyerek hiç suç islememek, kısacası hep haddini asmadan özenle yasamak zorunda olmak… Türkler yabancı sözcüğünü en iyi bilen uluslardan biridir, belki de birincisidir. Çünkü Türkler is ve as uğruna Anadolu´dan Dünya’nın birçok ülkesine dağılmışlar, Almanya´dan A.B.D.´ye, Hollanda´ dan Avustralya´ya kadar dünya coğrafyasında yurtlarına çok uzak sayılabilecek yerlere bile uzanmışlardır…Moskova´dan Batum´a , Bükreş’ten Bakü´ye, Tokyo´dan Paris´e, Londra´dan New York´a, Köln´den Kahire´ye, dünyanın her yerinde rastlayabilirsiniz bizimkilere…Bu yerlerde karşınıza bazen bir isçi, bazen de az sayıda da olsa bir is adamı olarak çıkabilirler. Dönmeyenler çeşitli sebeplerle yurtdışına çıkıp orada yeni bir hayat kurup geri dönmeyenlerin hayatını konu eden bir program. Uruguay´dan Kore´ye, Dubai´den Türkiye´ye pek çok ülkede yasayan ve artık kendilerine yeni bir hayat kuran Türkler.

_Kamerayı 'Dönmeyenler'e çevirdi


_Fransız Sokağı'nın kurucusu Mehmet Taşdiken, TRT Türk'te yayınlanan 'Dönemeyenler' programıyla, Türkiye'nin yurtdışındaki yüzünü ve gücünü ekranlara yansıtıyor. Taşdiken'le programını, yurtdışındaki gurbetçilerimizi ve projelerini konuştuk.

Daha önce kitaplar yazsa, yapımcı, yönetmen ve senarist olarak filmlere imza atsa da daha çok Beyoğlu'ndaki Fransız Sokağı'nın kurucusu olarak tanınan Mehmet Taşdiken, son olarak TRT Türk'te 'Dönmeyenler' isimli programa imza attı. Yurtdışında yaşayan ve mesleklerinde kariyer basamaklarını tırmanmış vatandaşlarımızın başarılarını ekrana taşıyan Taşdiken, yansıttıklarıyla Türkiye'nin dışarıdaki gücünün farkına varacağını düşünüyor. Zira programının kahramanlarını birer elçi olarak görürken, onların birikimlerinden Türkiye'nin yararlanması gerektiğini söylüyor. 'Dönmeyenler' kamerasına takılan başarılı gurbetçileri, yarından itibaren her hafta AKŞAM Pazar'da yazı dizisi olarak sunacağımız Taşdiken'le yurtdışındaki Türkleri, dış dünyanın Türklere bakışını ve projelerini konuştuk.

Nasıl başladınız programa?  
'Dönmeyenler'in TRT Türk'te ikinci 13 bölümünü çekiyoruz. Türklerin yurtdışında sadece kebapçılık ve lahmacunculuk yapmadığını göstermek istedik. Yurtdışında kültürel ve kariyer anlamında Türkiye'nin elçisi sayabileceğimiz, bulundukları ülkelerde tanınan, meslek temsilciliği yapan, oralarda büyük projelere imza atan yüksek mevkilerdeki vatandaşlarımızı tanıtalım istedik. Yurtdışında, özellikle de Orta Avrupa'da Türkiye'yi kocaman köy gibi görüyorlar, hatta kadınların haklarından mahrum olduğunu sanıyorlar. Onların kafalarındaki Türkiye imajıyla bizim kahramanımız olan Türkler, örtüşmüyor, Türk olduklarını düşünmüyorlar. Bizim imaj düzeltmek gibi bir iddiamız da, misyonumuz da yok ama bir Türk olarak en azından bundan sonra Türkiye'nin imajına katkıda bulunabiliriz diye düşünüyorum. Her bölüm yayınlandıktan sonra "bizim böyle insanlarımız da mı var" diye şaşkınlıklarını belirten mesajlar geliyor.

Sadece kebapçı değil dediniz, hangi meslekten kahramanlarınız?
Her sektörde var; akademisyen, sanatçı, işadamı... Finlandiya'da mimarlar odası başkanı Türk bir kadın. Aynı zamanda üniversitede hoca ve Finlandiya Dostluk Cemiyeti'nin başkanı. Çin'de Çince'yi en yi konuşan yabancı bir Türk, Şanghay Belediyesi'nde görev yapıyor ve Yabancılar Delegasyonu Başkanı. Onun dışında pek çok işadamı var. Bahreyn'de bir profesörümüz var.  Tayland'ın en büyük halkla ilişkiler şirketinin sahibi ve başbakanın danışmanı bir Türk.

Türk olmanın herhangi bir dezavantajını ya da avantajını yaşıyor mu?
Arap ülkelerinde Türk olmak avantajlı. Araplar Türklere sanıldığının aksine ciddi bir sempati besliyor. Hem orada bir Türk'ün görev yapması yabancı firmalar için kolaylık sağlıyor. Başka yerlerde Türklüğünden dolayı zorluk çeken vardır belki ama bize yansıyan yok.

BU BİR BEYİN GÖÇÜ DEĞİL

Mimarlardan profesörlerden bahsediyorsunuz, beyin göçü söz konusu mu?
Hepsinin ortak noktası şu; belirli bir süre için gitmişler ama dönememişler. Hemen hepsinin Türkiye ile irtibatları var, yazları tatile geliyorlar. Eskiden ben de beyin göçü olarak bakıyordum ama insanları tanıdıktan sonra beyin göçü olarak bakmıyorum. Türkiye'nin bir deneyim kazanımı olarak görüyorum. Dubai, son dönemde dünyanın en önemli finans merkezlerinden birine dönüştü. Katar da dünyanın en büyük üniversite şehirlerinden birine dönüşüyor. Ve bu şehirlerde önemli yerlerde Türkler var. Onların bu projelerin içinde olmaları, uluslararası beyinlerle mesai yapıyor olmaları, Türkiye bakımından bir kazanım. Onların birikimi Türkiye'ye de yansıyacaktır.
Ayrıca bu insanlarımız, Türkiye'yi tanıtan bir çalışma içinde. Türk kültürüyle ilgili insanları bilgilendiriyor, yanlış imajları düzeltiyorlar. En önemlisi de her an birikimlerini Türkiye ile paylaşmaya hazırlar, yeter ki gerekli organlar olsun. Deneyimleri Türkiye'nin kazancıdır.

Türklere ilgi nasıl?
Ortadoğu'da, Kuzey Afrika ve Balkanlar'da, Türklerin yoğunluklu yaşadıkları yerlerde değil, diğer ülkelerde de Türkiye'ye karşı büyük bir ilgi var ve olup biteni yakından izliyorlar. Ayrıca pek çok TV dizisi Arap ülkelerinde hayatı durduracak şekilde izleniyor. Heyecan verici bir ilgi var. Türk'üm deyince karşınızdakinin kimyası değişiyor.

TÜRK KÜLTÜR MERKEZLERİ ŞART

Türkiye bu ilgiyi iyi kullanabiliyor mu?
Kullanıyor diye düşünüyorum ama daha çok şey yapılabilir. Ürdün'de bir Türk kültür merkezi var ve dolup dolup taşıyor. Sadece Türkler değil Araplar ve Hıristiyan Araplar da geliyor. Dilimizi ve türkülerimizi öreniyorlar. Benim gördüğüm önemli eksiklerden biri Türk kültür merkezlerinin diğer Arap ülkelerinde hatta dünyanın her yerinde olmaması. Arjantin'de açılmış olsa mesela, orada halen Türkiye'den gitme Ermeniler var. Türkiye'den gitme Ermeniler çocuklarını Diaspora'nın okullarında okutmuşlar, onların Türkiye'ye bakışı ile çocuklarının bakışı aynı değil. Türkiye'de yaşamış ve hâlâ Türkiye ile ilgisi olan Ermeni kuşağı ile Türkiye'de hiç yaşamamış bir Ermeni kuşağı arasında fark var ve bu fark, gelecekte daha da aleyhimize işleyecek. Dışişleri Bakanlığı dünyanın her tarafında Türk kültür merkezleri açsa ve sadece Türkçe kursları verse yeter. Ayrıca bunları finanse edecek Türk toplulukları var oralarda. Türkiye kendi dışındaki dünyayı çok bilmiyor. Her tarafta Türkiye konuşuluyor. Çok ciddi bir ilgi ve gücümüz var ama farkında değiliz. Ürdün Hava Kuvvetleri'nde bir albay var mesela...

Fransız Sokağı'ndan sonra Konya'da kültür köyü
FransIz Sokağı projesine imza atan ve tüm engellere rağmen dünyanın pek çok yerinde tanınan bir sokak oluşturduklarını belirten Taşdiken, memleketi Konya'da da başka bir proje üzerinde çalışıyor. Beyşehir'in Çavuş Kasabası'na olan vefa borcunu ödemek için 'Sonsuz Şükran Köyü' adını verdiği projesiyle sanatçı ve bilim adamlarıyla bir kültür köyü kurmak istiyor. 126 ev-atölye ve bir kültür merkezinin kurulacağını köy, tamamen Selçuklu mimarisine birebir bağlı kalınarak oluşturuluyor. Yaz sonunda bitirilecek proje, tamamen gönüllülük esasına göre işliyor.
Taşdiken'in bir diğer yürüyen projesi ise İzmir Basmane Projesi ki bu projeyle bölgeye Türkiye'nin farklı yerlerinden 500 el sanat atölyesi kuruluyor.

AYSUN ÖZ KAŞİ
AKŞAM | CUMARTESI | 14 KASIM 2009, CUMARTESİ

Web: LaqueLaque