Bir sevdadır çobanlık
"Mavzeri doldurdu. Gözleri de doldu mavzer gibi.
Şimşek’i sürükledi. Kandırdı. Bir derede önce mavzer boşaldı, sonra gözleri.
Simsek sessiz soluksuz bir külce et gibi yiğiliverdi olduğu yere.
Kutlu´yu çağırdı. Başka bir kuytuya. Tetiği çekemedi. Eli titredi. Okşamak istedi Kutlu´yu. Anlatmak istedi çaresizliğini. Kutlu hiç kıpırdamıyordu. Başına gelecekleri biliyor gibi. Biliyor da korkmuyor gibi. Çobana yazık der gibi.
Çobanın gözleri bu kez mavzerden evvel davrandı. Boşandı. Silmedi Çoban. Kızıla çalmıştı. Kan teknesiydi sanki. Doğrulttu mavzeri. Kutlu da yıkıldı.
Sıra Karabaş’ta.
Karabaş’ın uysallığı da dokundu büsbütün. Karabaş açıkça ölüme yürüyor. Mağrur. Korkusuz. Çobanın yansıra. Ağır ağır.
Torbasından bütün ekmekleri çıkardı. Döktü Karabaş’ın önüne. Karabaş ağzını sürmedi. Aç olduğu halde. Çoban kızdı. Çekti mavzeri. Üstünden gecen bir keklik sürüsüne ateşledi. Biri süzülüverdi yere. Karabaş bir Çobana bir kekliğe baktı. Koştu. Çoban merakla izliyor. Karabaş kekliği ağzına aldı. Çobana getirdi. Çoban boynunu kırıverdi. Koydu kekliği yürüdü. Bir tas ardında höykürdü.
Döndü. Kekliği koyduğu yerde, Karabaş’ı kekliğin ilk düştüğü yerde gördü. Burnunu kanlı yerlere sürüp koklanırken!..
Çoban o an öfkeye kapıldı. Kaptı mavzeri.
Karabaş gittikçe kısalan çığlıklarla ön ayakları üstünde devrildi."
Şimşek’i sürükledi. Kandırdı. Bir derede önce mavzer boşaldı, sonra gözleri.
Simsek sessiz soluksuz bir külce et gibi yiğiliverdi olduğu yere.
Kutlu´yu çağırdı. Başka bir kuytuya. Tetiği çekemedi. Eli titredi. Okşamak istedi Kutlu´yu. Anlatmak istedi çaresizliğini. Kutlu hiç kıpırdamıyordu. Başına gelecekleri biliyor gibi. Biliyor da korkmuyor gibi. Çobana yazık der gibi.
Çobanın gözleri bu kez mavzerden evvel davrandı. Boşandı. Silmedi Çoban. Kızıla çalmıştı. Kan teknesiydi sanki. Doğrulttu mavzeri. Kutlu da yıkıldı.
Sıra Karabaş’ta.
Karabaş’ın uysallığı da dokundu büsbütün. Karabaş açıkça ölüme yürüyor. Mağrur. Korkusuz. Çobanın yansıra. Ağır ağır.
Torbasından bütün ekmekleri çıkardı. Döktü Karabaş’ın önüne. Karabaş ağzını sürmedi. Aç olduğu halde. Çoban kızdı. Çekti mavzeri. Üstünden gecen bir keklik sürüsüne ateşledi. Biri süzülüverdi yere. Karabaş bir Çobana bir kekliğe baktı. Koştu. Çoban merakla izliyor. Karabaş kekliği ağzına aldı. Çobana getirdi. Çoban boynunu kırıverdi. Koydu kekliği yürüdü. Bir tas ardında höykürdü.
Döndü. Kekliği koyduğu yerde, Karabaş’ı kekliğin ilk düştüğü yerde gördü. Burnunu kanlı yerlere sürüp koklanırken!..
Çoban o an öfkeye kapıldı. Kaptı mavzeri.
Karabaş gittikçe kısalan çığlıklarla ön ayakları üstünde devrildi."